Son zamanların belki de en çok satılan ve okunan romanlarındandır Kürk Mantolu Madonna. Birçoğumuzun kafasındaki “Bu klasikler çok ağır” ön yargısını kırma yolundaki EN iyi kitaplardan olduğunu da söyleyebilirim.
Gelin, biraz içeriğinden konuşalım :
Her şeyi, bir adamın ağzından dinliyor ve öğreniyoruz. (bir kısım hariç)
- Bu adam bir gün işinden kovuluyor fakat çok kısa sürede yeni işe ve ofisine sahip oluyor. Ana kahramanımız olan Raif Bey ile de bu yeni iş yerinde tanışıyor.
Raif Bey, dışarıdan göründüğü kadarıyla çok sessiz, kendi halinde, düşünceli ve mutsuz biri. Günlük hayatta da ağzı var dili yok misali. Bir gün işe gelmiyor. Biraz rahatsızlandığı haberini alıyor çalışanlar.
Olayın anlatıcısı, ziyarete gitmeye karar veriyor Raif Bey’i. Bu sayede onu daha iyi tanıyabileceğini düşünüyor. Evde gördükleri karşısında hayrete düşse de bozuntuya vermemeye çalışıyor.
Günler geçiyor, Raif Bey işe yine gidememiş, yine hasta… Anlatıcımız ile birlikte tekrar Raif Beylere konuk oluyoruz fakat bu kez, çok hasta. Raif Bey, artık çalışamayacağını söylüyor ve ziyaretine gelen arkadaşından (lafın gelişi bir arkadaşlık), ofisteki eşyalarını toplamasını rica ediyor.
O arkadaş da tabii ki, bizim anlatıcımız. Hemen ofise gidip masasındaki eşyaları topluyor. Çekmecesindeki not defterini de büyük merakla, topladığı diğer eşyaların arasına ayırıyor. Raif Bey, adam tekrar eve geldiğinde ondan tek bir şey istiyor : not defterini sobanın içine atmasını !
Adam bunu yapmak istemiyor çünkü aklındaki binlerce “Raif Bey aslında kim?” sorusunun bu defterde gizli olabileceğini biliyor. İzin verirse, yakmadan önce okumak istediğini söylüyor. Başta mırın kırın etse de kabul ediyor Raif Bey.
Biz de başlıyoruz, bu not defterini okumaya. Bu esnada Maria Puder’i de tanıyoruz, (tabir-i caizse Kürk Mantolu Madonna) Raif Bey’in suskunluğunun sebebini de.
“Dünyada bana hiçbir şey, tabiattan melül bir insanın zorla gülmeye çalışması kadar acı gelmemiştir.” |Raif Bey (sayfa 71)
Dilinin sade olmasının yanı sıra çok sürükleyici de bir roman. Yazar öyle samimi bir dille ifade etmiş ki yaşanılanları, o an Raif Bey’i bizzat karşınızda görüyor, birebir gözlerinin içine bakıyorsunuz.
Muhakkak okuyun bu naif romanı, pişman olmayacak aksine bu kadar geç tanıştığınız için yakınacaksınız.💫
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın,
Ece 🌼
Çok güzel anlatmışsınız kitabı, okumayı düşünenler için meraklandırıcı, yerinde bir tanıtım olmuş. Herşeyi bir adamın ağzından dinleme kısmı ise oldukça dikkatli bir tespit olmuş 🙂 okumaya ve yazmaya devam..
BeğenLiked by 1 kişi
Ben teşekkür ederim değerli yorumunuz için 😊
BeğenBeğen