Birkaç gün önce okul kütüphanemize uğradım ve her zamanki gibi elim boş dönmedim. Aldığım iki kitaptan biri, Ahmet Köklügiller’in yazdığı ‘ATATÜRK’ kitabıydı.
Muhtemelen ilk baskısı. 1979 yılında kütüphanemize bağışlanmış ve buram buram yaşanmışlık kokuyor.
Yaklaşık 70 sayfa süren ve Atatürk’ün hayatını anlatan bu kitapta şu yargıya vardım :
- Biz (ben, sen, o, onun arkadaşı, amcanın karısı…) Atatürk’ü pek tabii seviyor, saygı duyuyoruz fakat hayatını yalnızca bize sunulan Milli Eğitim kitaplarında gördüğümüz kadarıyla biliyoruz. Evet sorsalar, Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edildiğini söyleyebiliriz. Peki, o tarihe kadar Atatürk’ün başından geçen olayları ve bunlar karşısındaki duruşunu ? Eminim ki, buna da cevabımız ‘evet’ olur, fakat bir şeyden daha eminim ki, bu yanıtlarımızın % 85’lik kısmı, okul sıralarında bize ezberletilmeye çalışılan bilgilerden ibaret kalır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “1881’de Selanik’te doğdu. 19 Mayıs’ta Samsun’a çıktı.” gibi kalıplaşmış cümlelerden çok daha fazlası.
Bu kitap da o kalıpları yıkan cinsten. Objektif bir şekilde, Atatürk’ün çocukluğundan ölümüne kadar yaşadığı her şey hikâyeleştirilip nedenleriyle anlatılıyor. Dili gerçekten çok sade. Sayfaları çevirirken ne kadar şanslı bir ülkeye/bayrağa sahip olduğunuzu hatırlıyor, gururlanıyoruz.
- Çocukluğunda, babasının ölümü nedeniyle dayısının çiftliğine taşınıp ona ve kardeşi Makbule’ye “tarlada karga kovalama görevi” verilmesinden tutun da, çağdaş bir ülke için yaptığı fedakârlıklara kadar her biri sırasıyla ve en sade şekliyle anlatılmış. O yüzden “şu hangi tarihteydi ? bunun sebebi bu muydu ? bu olay şundan önce miydi ?” sorularınızı alıp götürüyor. Yaşanılan her olay, bir mantık çerçevesiyle zihninizde yer ediyor.
- Bana kalırsa Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında eğitim gören her öğrenciye okutulmalı bu kitap. Eğer öğretmen olsaydım, öğrencilerimden yapmasını istediğim en büyük şartım bu olurdu. Bu sayede, oturdukları sıralar için bir zamanlar yoğun mücadeleler veren bu lideri daha yakından tanırlar ve Mustafa Kemal Atatürk, onlar için tahtanın üstünde asılı bir resimden ve kitapların ön sayfasında bulunan bir fotoğraftan çok daha fazlasını ifade ederdi.

Belli ki bir öğretmenin elinden geçmiş bu kitap. Birkaç yerinde böyle çizikler ve “okutulacak” yazısı vardı.

Atatürk’ü bir de İlber Ortaylı’nın kaleminden okumak, bu seneki hedeflerim arasında. Bununla birlikte 21 yaşıma basacağım bu 2019 senesi, Nutuk‘u özümseyerek okumak da öncelikli hedeflerimden 🌿
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ülkemiz için yaptığı fedakârlıklarla hakikaten gurur duyuyorum. Bize düşen, tarihimizi yaşatıp gelecek nesillere aktarmak. Bu yolda, ezbere düşmeden bilgi sahibi olmak, bana kalırsa oldukça önemli.
Ne demiş ATATÜRK :
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
İsterim ki, daima idealimi gençlere aşılayasınız ve daima korumak hususunda çalışasınız.”
Ben kendi adıma; Ata’nın izinde, ilim yolundan sapmayacağıma ve yaşadığım müddetçe insanlık için faydalı işler yapacağıma söz veriyorum…
“Bütün ümidim gençliktedir” – Mustafa Kemal ATATÜRK
Güzel bir Selanik Türküsü bırakıyorum son olarak, Ata’nın sevdiklerinden…
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere, hoş kalın,
Ece 🌼
Cok güzel 👍👏👏👏
BeğenLiked by 2 people
🙏🏻💫
BeğenBeğen