İkinci Hayat Mümkün mü?
“Bazen düşünüyorum da, düşlerimi birleştirerek kendime kesintisizce akacak bir ikinci hayat kursam ne hoş olurdu… acısını da keyfini de yaşayacağım ikinci bir hayat.” Okumaya devam et “İkinci Hayat Mümkün mü?”
“Bazen düşünüyorum da, düşlerimi birleştirerek kendime kesintisizce akacak bir ikinci hayat kursam ne hoş olurdu… acısını da keyfini de yaşayacağım ikinci bir hayat.” Okumaya devam et “İkinci Hayat Mümkün mü?”
Merhaba, nasılsınız?
Beni sorarsanız finallere veda etmenin sevinci ve 2021‘in ilk blog yazısını yazıyor olmanın heyecanı içindeyim.
Yılın açılışını da dünya radyoları ve keşfettiğim şarkılarıyla yapmak istedim. Daha önce Radio Garden‘ı duymuş muydunuz? Okumaya devam et “Radio Garden ve Keşfettiğim 10 Şarkı”
Merhaba, nasılsınız? (2020’de nasıl olabilirsek öyle, mi?)
Maskeler ardında koca bir seneyi sildik süpürdük. Doğumlara şahit olduk, ölümlere de. Yapılacaklar listelerimizdeki nice madde ise rafa kaldırıldı. Okumaya devam et “2020’den Bana Kalan 20 Kitap”
“Ürüne para ödemiyorsanız ürün sizsinizdir.”
Ocak 2020’de Netflix’te bir belgesel yayımlandı: Social Dilemma! Dijital mecraların mutfağında görev yapan birçok kişi, Okumaya devam et “Dijitalin İki Yüzü: Social Dilemma #belgesel”
Merhaba, nasılsınız?
Bugünkü yazımda Michel Foucault‘nun, Bu Bir Pipo Değildir adlı felsefî ve sanatsal deyişler içeren kitabına, bununla beraber René Magritte‘in tablolarına değineceğim. Keyifli okumalar… Okumaya devam et “Bu Bir Pipo Değildir”
“Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve detaylı söylevim, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda, milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmişsem kendimi mutlu sayacağım.” (s. 639)
Merhaba, nasılsınız?
Bu aralar pek sık görüşemez olduk. Bu durum, yazmayı olduğu kadar takip ettiğim blogları okumayı özlediğim gerçeğiyle de yüzleşmemi sağladı. Bir süre sizi yakın takibe alacağım, bol bol yazın olur mu 🙂
Okumaya devam et “Adorno’dan Rüya Kayıtları”“Hastalık mı suçu doğuruyordu yoksa suç mu kendi yapısına uygun, hastalığa benzer bir şeyleri geliştiriyordu?” Açık yüreklilikle söylemeliyim ki Suç ve Ceza’yı okuduktan sonra klasik romanlara karşı barındırdığım ne kadar ön yargı çemberi varsa içimde, hepsini doğaya saldım. 1866 yılında yayımlanan bir romanın, asırlar sonra dahi günümüz insanına hitap eder bir üslup ile yazılmış … Okumaya devam et Suç ve Ceza
Önce, açılış konuşmasını yapmak üzere büyük Ece’yi sahneye davet edelim:
Takvim yaprakları 2010 yılını gösterirken (12 yaşıma tekabül etmekte) Türkçe dersi esnasında, öğretmenimiz şöyle bir duyuru yaptı: Okumaya devam et “Bugün Yazarlık Koltuğu, Küçük Ece’nin!”
Eskişehir’den memlekete dönmeden önce kitapçıya uğrayıp kendime bir/birkaç kitap hediye etmeyi gelenek hâline getirdim. Bu hediyelerden biri de geçen hafta aldığım, Van Gogh’un abisine yazdığı mektuplardan oluşan bu kitaptı. Dönem içerisinde neden memlekete döndüğüm konusuna gelecek olursak hepimizin bildiği gibi Koronavirüs, etkisini hızla artırmayı sürdürüyor. Çin ve İtalya, bunu en derinden hisseden ülkelerin başında geliyor. … Okumaya devam et Vincent Van Gogh’tan Edebiyata: Theo’ya Mektuplar | 38 Alıntı